Türkiye’de sistem kurmak zordur. Türk insanı olarak
kurallara uymayı sevmeyiz. İyi niyetli yöneticiler genelde suiistimal edilir.
Hep şikâyet edilse de eli maşalı yöneticilerin emrine amade olunur.
Eleştirilmeyi sevmeyiz. Çok çabuk gaza geliriz. Bu yüzden sistem adamları bu
ülkeden kuyruğuna teneke bağlanıp gönderilmiştir. Ve bu yüzden en iyi hoca
Fatih Terimdir. En önemlisi de başarılı kimseleri örnek almak yerine
cezalandırarak onları aşağı çekeriz.
Avrupa’da başarıyı isteyenimiz azdır. Hedefi Avrupa olanın
ayakları yere basmaz. Başarı için bildiğimiz tek yol para harcamaktır. (Sanki
paramız varmış gibi)
İstikrarlı olduğumuz tek konu sürekli değişim
anlayışımızdır. Suçlu hep kişilerdir. Hakemden başlayarak sırasıyla oyuncular
ve teknik direktör günah keçisi ilan edilir. Yöneticiler hata yapmaz. Sistemde
yanlış olduğu düşünülmez.
Atletico Madrid’in başarıları anlatılır. Ama buralara nasıl
geldiğine bakılmaz. 2009-10
sezonunda UEFA Avrupa Ligi son 32 mucadelesinde
Galatasaray ile Atletico Madrid
karşılaştılar. Caner Erkin çok iyi oynadığı maçta ceza alanında hekemlerin
penaltı vermemesine sinirlenip beş dakika içinde ikinci sarı karttan oyundan
atılmasıyla üstünlüğü rakibine kaptırıp elenmesiyle süreci izlemeye başlayalım.
O sezonun kadrosundan Madrid ekibinin sattığı önemli oyunculara bakacak
olursak:
Oyuncu
adı
|
Mevki
|
Gittiği
takım
|
Ödenen
bonservis
|
Gittiği
sezon
|
DAVID
DE GEA
|
Kaleci
|
Manchester
United
|
20,00
milyon €
|
2011/2012
|
DIEGO
FORLAN
|
Forvet
|
İnter
|
5,00
milyon €
|
2011/2012
|
KUN
AGÜERO
|
Forvet
|
Manchester
City
|
45,00
milyon €
|
2011/2012
|
JOHNNY
HEITINGA
|
Defans
|
Everton
|
6,80
milyon €
|
2009/2010
|
TOMAS
UJFALUSI
|
Defans
|
Galatasaray
|
2,00
milyon €
|
2011/2012
|
Listeden asıl görmemiz gereken Atletico Madrid’in bu dönemde
oyuncu sattığı. Ve Falcao’ya ciddi bir yatırım yaptığıdır. Kadroda ciddi bir
değişime gitmiştir ve gelin nokta ne kadar başarılı olduklarını göstermektedir.
2009-2010 sezonu kazandıkları UEFA kupasını yenilenmiş kadrolarıyla 2011-2012
sezonunda bir kez daha kazandılar.
Atletico Madrid bana göre 2013-2014 sezonunun en iyi futbol
takımıdır. Şampiyonlar Ligini uzatma dakikalarında(90+3) yedikleri golle
kaçırmaları bu düşüncemi değiştirmedi. Arda ve Costa’nın eksikliği yetmezmiş
gibi maç içinde Filipe sakatlanıp çıkmak zorunda kaldı. Juanfran’ın da sakat
sakat devam etmesiyle kupayı Real Madrid’e kaptırdılar.
Atletico Madrid’in kadrosundaki önemli oyuncuların takıma
2010/2011 ve 2011/2012 sezonlarında katıldığını görüyoruz. Bu iki sezondaki
önemli transferlere bakacak olursak:
Oyuncu adı
|
Mevki
|
Geldiği takım
|
Ödenen bonservis
|
Geldiği sezon
|
Güncel piyasa değeri
|
Filipe
|
Sol bek
|
|
10,00 milyon €
|
2010/2011
|
12,00 milyon €
|
|
Forvet
|
Real Valladolid
|
1,00 milyon €
|
2010/2011
|
35,00 milyon €
|
|
Sağ Bek
|
Osasuna
|
4,50 milyon €
|
2010/2011
|
14,00 milyon €
|
Diego Godin
|
Stoper
|
Villarreal
|
8,00 milyon €
|
2010/2011
|
20,00 milyon €
|
Miranda
|
Stoper
|
Sao Paulo
|
Bedelsiz
|
2011/2012
|
15,00 milyon €
|
|
Orta saha
|
Zaragoza
|
3,00 milyon €
|
2011/2012
|
12,00 milyon €
|
Arda Turan
|
Sol kanat
|
Galatasaray
|
13,00 milyon €
|
2011/2012
|
25,00 milyon €
|
Adrian
|
Sağ kanat
|
|
Bedelsiz
|
2011/2012
|
8,00 milyon €
|
Falcao
|
Forvet
|
|
47,00 milyon €
|
2011/2012
|
60,00 milyon €
|
Falcao 60,00 milyon € bonservisle Monaco'ya satıldı
|
|
|
Sürekli oynayan oyuncuların neredeyse tamamı bu iki sezonda
transfer edilmiş. Kadroda sürekli oynayan Thibaut Courtois kiralık ve David Villa sezon başı 2,1 milyon € ya
Barselona’dan transfer edildi. Koke altyapıdan 2011/2012 sezonunda geldi.
Birkaç oyuncu dışında bu başarılı kadro 2010-2012 yıllarında kuruldu. Diego Simeone’nin 2011 aralıkta göreve
başlamasıyla her geçen gün güçlenerek bu noktaya geldiler. Falcao gidince
güçlerini kaybedecekleri düşünüldü daha başarılı oldular.
Atletico Madrid’in başarısının en kilit anahtarı muhteşem
takım savunması ve savunma dörtlüsü Filipe, Godin, Miranda ve Juanfran’ın
uyumunda gizli. İki stoperin bu sezon 12 gol 2 asist katkı yaptığını düşünürsek hava
toplarında ne kadar etkili olduklarını görebiliriz. İki bekin hücuma katkısıda
1 gol 15 asist olarak gerçekleşti. Savunmada başarılarının yanında hücuma gol
ve asist olarak bu oranda katkı yapmaları başarıda büyük etken. Ancak asıl
farkları oyunu topa sokarken ortaya çıkıyor. Kısa ayağa paslarla hücuma
çıkıyorlar ve kendi ceza sahalarında bile çok rahat paslaşabiliyorlar. Uzun
toplar veya taca atılan topları görmek zor. Kaptan Gabi’nin takımın savunması
ile hücumu arasında en önemli bağ olduğunu düşünüyorum. Oyunun iki yönünü de
çok iyi oynayabiliyor. Costa’nın beklenin çok üzerinde katkısı işleri dahada
kolaylaştırdı. Arda sol kanatta en iyi sezonlarından birisini yaşadı. Koke,
Raul Garcia, David Villa, Tiago ve diğerleri ile muhteşem bir sezona imza
attılar. Eleştirilebilecek tek eksikleri bazı oyuncuların alternatiflerinin
olmamasıydı.
Asıl garip olan bu başarılı kadroyu kurarken para
harcamadılar. Ve hatta bonservislerden ciddi bir gelir elde ettiler. Son beş
yılın bonservis gelir ve giderlerine bakınca bunu daha net görebiliriz:
Sezon
|
Gelirler
|
Giderler
|
Toplam bilanço
|
Lig sonu sırası
|
2009/2010
|
17,90 milyon €
|
17,05 milyon €
|
+850 Bin €
|
9
|
2010/2011
|
23,90 milyon €
|
34,05 milyon €
|
-10,15 milyon €
|
5
|
2011/2012
|
85,35 milyon €
|
91,20 milyon €
|
-5,85 milyon €
|
5
|
2012/2013
|
19,35 milyon €
|
4,50 milyon €
|
+14,85 milyon €
|
3
|
2013/2014
|
79,60 milyon €
|
36,00 milyon €
|
+43,60 milyon €
|
1
|
Beş yılda 43,30 milyon € net fazla
|
|
|
Galatasaray’ın aynı dönemde bonservis gelir ve giderlerine
bakarsak:
Sezon
|
Gelirler
|
Giderler
|
Toplam bilanço
|
Lig sonu sırası
|
2009/2010
|
2,96
milyon €
|
16,44
milyon €
|
-13,49 milyon €
|
3
|
2010/2011
|
22,75
milyon €
|
29,50
milyon €
|
-6,75 milyon €
|
8
|
2011/2012
|
14,85
milyon €
|
23,60
milyon €
|
-8,33 milyon €
|
1
|
2012/2013
|
3,63
milyon €
|
30,05
milyon €
|
-26,43 milyon €
|
1
|
2013/2014
|
1,80
milyon €
|
41,95
milyon €
|
-40,15 milyon €
|
2
|
Beş yılda 95,15 milyon € net eksik
|
|
|
Ekonomik başarının ne olduğunu çok net olarak görebiliriz.
Bu örnekler başarının parayla orantılı olmadığını net bir şekilde gösteriyor.
Atletico Madrid ile Galatasaray arasında en büyük fark
Atletico Madrid’in daha çok koşan daha iyi yardımlaşan bir takım olması.
Galatasaray’da ise ne yazık ki koşmayan oyuncular bile var. Ve takım olmayı bir
türlü başaramıyor. Burada eldeki oyuncuların beğenilmeyip her yıl kadroda ciddi
değişimlerin yaşanmasının payı çok büyük. Ve en önemli nokta Arda’nın Atletico
Madrid’de daha fazla koşması ve savunmaya daha fazla dikkat etmesidir. Çok
güçlü hucum gücüne sahip olmak Şampiyonlar Ligi için yeterli olmuyor. İyi
savunma yapan takımların Şampiyonlar Ligi için şansı daha fazla. Önce savunman
iyi olacak sonra hücum. Savunmada yapılan hatanın telafisi çok daha zor.
Türkiye’de oyuncu transferi yapılırken attığı gole ve bazen
de yaptığı asiste bakılıyor. Bence önceliğin savunma özellikleri olması
gerekiyor. İyi savunma bilgisine sahip koşan takım savunmasına katkı
yapabilecek oyuncular tercih edilmeli. Çok koşan rakibe top göstermeyen bir
takımda, 2-3 yetenekli oyunun iki yönünü iyi oynayabilecek oyuncu ile Şampiyonlar
Liginde başarılı olmanın daha kolay olacağını düşünüyorum.
Bir şeylerin değişmesini beklediğimden yazmadım bu yazıyı
taraftar karnı açken bile çilek yemek ister. Borç artmış, oyuncuların paraları
ödenememiş veya UEFA açık verdin dikkat et demiş önemli değil. Elimizdeki
oyuncular hep kötüdür. Tek yol transferdir.
Benim tercihim denk bütçe, oyuncunun piyasası varken satmak,
altyapıya önem vermek, altyapıdan çıkan oyunculara ve gençlere daha fazla şans
vermek gibi ölçütlerdir. Arzuladığım genç gelecek vaat eden, başarıya aç,
savaşan yenilse de son dakikaya kadar pes etmeyen bir takımdır. Eldeki
oyuncuları verimli kullanabilecek bir hocayla az ama öz transferi tercih
ederim.
Zevkler ve renkler tartışılmaz. İyi futbol izlemek için
şimdilik İspanyol, İngiliz ve Alman takımlarını izlemeye devam…