27 Mart 2014 Perşembe

Kim Gitsin?

Yazılarımı takip edenler bilirler ama yine de kısa bir özet geçmek yazının devamını anlamlı kılacaktır. Öncelikle Galatasaray iki yıl üst üste şampiyon olup şampiyonlar liginde çeyrek final oynadığı sezonun ardından Ali Dürüst ve Abdurrahim Albayrak gibi başarıda önemli payı olan iki önemli yöneticinin gönderilmesi sonrasında bu hamlelerin yanlış olduğunu belirtmiştim. Ve zaman zaman Fatih Terim'in ayrılacağı ile ilgili haberler için böyle bir durumda Ünal Aysal ve Fatih Terim'in ikisinide suçlu bulacağımı belirtmiştim. Ünal Aysal ısrarla ayağıma niye kurşun sıkayım dedikçe bırakın ayağını en hayati organlarına bile kurşun sıkmaya devam etti. Adeta mermi bağımlısı oldu. Mancini'nin de yanlış tercih olduğunu yazmıştım. Beklediğimden iyi çıktığını itiraf etmeliyim. Transfer politikasında hala eksikler olsa ve büyük hatalar yapılsada Bruma transferinden başlayarak gözle görülür düzelme olduğunu düşünüyorum.

Gelinen noktanın en büyük sebebi istenen neticelerin bir türlü alınamamasıdır. İçerde başarılı olan takım deplasmanlarda iyide oynasa kötüde oynasa maç kazanamamaktadır. Taraftarın takıma desteğini çekmesi ve hatta takıma karşı tavır alması içerde oynanan maçlarda alınan başarılı sonuçlarında elden uçup gitmesine neden olmuştur.

Chelsea serisinde favori elbetteki ingiliz ekibiydi. Elenmek dünyanın sonu değil ancak oynanan etkisiz oyun gündeme getirildi. Evet bana görede bu açıklamalar mantıksız. Aynı mantıkla ligde favori olduğunuz maçları kazanmanız gerekir. Kayseriyi en azından evinizde yenmeniz gerekir. Ancak yabancı hocaların söylediği bize dokunuyor mantıklarımız çok farklı. Mancini'nin tercihleri ve yaptıkları ile ilgili sayfalarca mantıksız(bana göre) örnek yazabilirim. Ancak bunlar onun istifa etmesini istemem için yeterli değildir. Heleki direk şampiyonlar ligi şansı devam ederken Mancini ve Yönetimi istifaya davet etmek rakiplerin yapmamızı istediği davranış şeklidir. Sezon biter hedeflere ulaşılamaz ise isteyen istediği tepkiyi verebilir. Ancak bu zamanda yapılan tepkiler sadece takıma zarar verir.

Mircea Lucescu ile 2000-2001 sezonu Şampiyonlar liginde ilk kez gruplardan çıkıp (o dönemki statü gereği iki kez gruptan çıkmayı başarmıştık) çeyrek final oynadığımız sezondur. Ardından 2001-2002 sezonunda ilk grup aşaması geçilip Roma, Liverpool ve Barselona'nın yer aldığı ikinci tur gruplarında son maça kadar şansımızı devam ettirmiştik. Son maçta Barselona'yı yenebilseydik bir kez daha çeyrek final oynamayı başaracaktık. Bariz ofsayttan yediğimiz golle ASY'de maçı kaybettik Barselona yoluna devam etti. Lucescu'nun savunma ağırlıklı oyunu çokça eleştirildi. O sezon ligde şampiyonda olmamıza rağmen bana göre Galatasaray tarihinin en başarılı hocası gönderilerek taraftarın gönlünde yatan Fatih Terim takımın başına getirildi. Lucescu ile de takımın evindeki maçlarda çok etkili deplasmanlarda daha silik performans gösterdiğini hatırlatayım. Lucescu'nun ayrılmasından sonra Galatasaray'ın şampiyonlar liginde gruplardan çıkmak için 2012-2013 sezonuna kadar on bir yıl beklemesi gerekti. Yine çeyrek finale bukez Fatih Terim ile ulaşıldı. Bu sezonda Fatih Terim'in takımı Mancini yönetiminde gruplardan çıkma başarısı gösterse de devamını getiremedi. Futbolda istikrar çok önemlidir. Başarılı takımlara bakınca istikrar faktörünün ne kadar önemli olduğunu görebiliriz.

Galatasaray'ın şampiyonlar ligi gruplarından çıkabilmesi için bir on yıl daha beklemek istemem. Bir gazetede yer alan ankette kötü sonuçların sorumlusu sorulmuş. İlginç olan Yönetim, Mancini, Oyuncular ve Hepsi seçenekleri birbirine yakın oylar almışlar. Ankette taraftar seçeneği yoktu. Haliyle olmasıda çok mantıklı değil. Ancak Galatasaray futbol takımı direk Şampiyonlar ligi biletini alamazsa bu ankete taraftar seçeneğide eklenmesi gerekiyor. Ve taraftar takıma zarar vermeye devam ederse bu ankette düşünmeden oyumu taraftara vereceğim.

Galatasaray takımının Başkanı, Yönetimi, Teknik Ekip veya Oyuncuları değiştirme şansı var. Ancak taraftarını değiştirme şansı yok.Galatasaray taraftarının artık karar verme vaktidir. Ya takım kötü giderken takımına sırt çevirip kötü gidişte katkı yapacaktır yada sezon sonuna kadar tam destek hep destek mantığıyla kendi payına düşeni yapıp bu tablodan alnının akıyla çıkacaktır. Sezon sonu kimi isterlerse istifaya davet edebilirler. Kimi isterlerse protesto edebilirler.

Kulüp içinde Ali Dürüst, Abdurrahim Albayrak veya Fatih Terim gittikten sonra bu zor günlerde takımı kurtarabilecek bir lider ne yazık ki yok. Taraftar ya takıma sahip çıkıp takımı bu bataklıktan çıkaracak yada Galatasaray'ın bataklığın içinde kaybolmasını izleyecektir. Zaman bataklığı kurutma zamanı değildir iş işten geçmeden şuanda taraftar takımına elini uzatmak zorundadır.

Geçmişten ders alıp aynı hataları yapmamamız gerekiyor. Galatasaray'ı zor günler bekliyor. Birlik beraberlik olmadan bu sıkıntıların aşılması mümkün değil...