27 Mayıs 2014 Salı

Atletico Madrid ile Galatasaray arasındaki farklar

Türkiye’de sistem kurmak zordur. Türk insanı olarak kurallara uymayı sevmeyiz. İyi niyetli yöneticiler genelde suiistimal edilir. Hep şikâyet edilse de eli maşalı yöneticilerin emrine amade olunur. Eleştirilmeyi sevmeyiz. Çok çabuk gaza geliriz. Bu yüzden sistem adamları bu ülkeden kuyruğuna teneke bağlanıp gönderilmiştir. Ve bu yüzden en iyi hoca Fatih Terimdir. En önemlisi de başarılı kimseleri örnek almak yerine cezalandırarak onları aşağı çekeriz.

Avrupa’da başarıyı isteyenimiz azdır. Hedefi Avrupa olanın ayakları yere basmaz. Başarı için bildiğimiz tek yol para harcamaktır. (Sanki paramız varmış gibi)

İstikrarlı olduğumuz tek konu sürekli değişim anlayışımızdır. Suçlu hep kişilerdir. Hakemden başlayarak sırasıyla oyuncular ve teknik direktör günah keçisi ilan edilir. Yöneticiler hata yapmaz. Sistemde yanlış olduğu düşünülmez.

Atletico Madrid’in başarıları anlatılır. Ama buralara nasıl geldiğine bakılmaz.  2009-10 sezonunda UEFA Avrupa Ligi  son 32 mucadelesinde Galatasaray ile  Atletico Madrid karşılaştılar. Caner Erkin çok iyi oynadığı maçta ceza alanında hekemlerin penaltı vermemesine sinirlenip beş dakika içinde ikinci sarı karttan oyundan atılmasıyla üstünlüğü rakibine kaptırıp elenmesiyle süreci izlemeye başlayalım. O sezonun kadrosundan Madrid ekibinin sattığı önemli oyunculara bakacak olursak:

Oyuncu adı
Mevki
Gittiği takım
Ödenen bonservis
Gittiği sezon
DAVID DE GEA
Kaleci
Manchester United
20,00 milyon €
2011/2012
DIEGO FORLAN
Forvet
İnter
5,00 milyon €
2011/2012
KUN AGÜERO
Forvet
Manchester City
45,00 milyon €
2011/2012
JOHNNY HEITINGA
Defans
Everton
6,80 milyon €
2009/2010
TOMAS UJFALUSI
Defans
Galatasaray
2,00 milyon €
2011/2012

Listeden asıl görmemiz gereken Atletico Madrid’in bu dönemde oyuncu sattığı. Ve Falcao’ya ciddi bir yatırım yaptığıdır. Kadroda ciddi bir değişime gitmiştir ve gelin nokta ne kadar başarılı olduklarını göstermektedir. 2009-2010 sezonu kazandıkları UEFA kupasını yenilenmiş kadrolarıyla 2011-2012 sezonunda bir kez daha kazandılar.

Atletico Madrid bana göre 2013-2014 sezonunun en iyi futbol takımıdır. Şampiyonlar Ligini uzatma dakikalarında(90+3) yedikleri golle kaçırmaları bu düşüncemi değiştirmedi. Arda ve Costa’nın eksikliği yetmezmiş gibi maç içinde Filipe sakatlanıp çıkmak zorunda kaldı. Juanfran’ın da sakat sakat devam etmesiyle kupayı Real Madrid’e kaptırdılar.

Atletico Madrid’in kadrosundaki önemli oyuncuların takıma 2010/2011 ve 2011/2012 sezonlarında katıldığını görüyoruz. Bu iki sezondaki önemli transferlere bakacak olursak:

Oyuncu adı
Mevki
Geldiği takım
Ödenen bonservis
Geldiği sezon
Güncel piyasa değeri
Filipe
Sol bek
10,00 milyon €
2010/2011
12,00 milyon €
Forvet
Real Valladolid
1,00 milyon €
2010/2011
35,00 milyon €
Sağ Bek
Osasuna
4,50 milyon €
2010/2011
14,00 milyon €
 Diego Godin
Stoper
Villarreal
8,00 milyon €
2010/2011
20,00 milyon €
Miranda
Stoper
Sao Paulo
Bedelsiz
2011/2012
15,00 milyon €
Orta saha
Zaragoza
3,00 milyon €
2011/2012
12,00 milyon €
Arda Turan
Sol kanat
Galatasaray
13,00 milyon €
2011/2012
25,00 milyon €
Adrian
Sağ kanat
Bedelsiz
2011/2012
8,00 milyon €
Falcao
Forvet
47,00 milyon €
2011/2012
60,00 milyon €
Falcao 60,00 milyon € bonservisle Monaco'ya satıldı



Sürekli oynayan oyuncuların neredeyse tamamı bu iki sezonda transfer edilmiş. Kadroda sürekli oynayan Thibaut Courtois kiralık ve David Villa sezon başı 2,1 milyon € ya Barselona’dan transfer edildi. Koke altyapıdan 2011/2012 sezonunda geldi. Birkaç oyuncu dışında bu başarılı kadro 2010-2012 yıllarında kuruldu. Diego Simeone’nin 2011 aralıkta göreve başlamasıyla her geçen gün güçlenerek bu noktaya geldiler. Falcao gidince güçlerini kaybedecekleri düşünüldü daha başarılı oldular.

Atletico Madrid’in başarısının en kilit anahtarı muhteşem takım savunması ve savunma dörtlüsü Filipe, Godin, Miranda ve Juanfran’ın uyumunda gizli. İki stoperin bu sezon 12 gol 2 asist katkı yaptığını düşünürsek hava toplarında ne kadar etkili olduklarını görebiliriz. İki bekin hücuma katkısıda 1 gol 15 asist olarak gerçekleşti. Savunmada başarılarının yanında hücuma gol ve asist olarak bu oranda katkı yapmaları başarıda büyük etken. Ancak asıl farkları oyunu topa sokarken ortaya çıkıyor. Kısa ayağa paslarla hücuma çıkıyorlar ve kendi ceza sahalarında bile çok rahat paslaşabiliyorlar. Uzun toplar veya taca atılan topları görmek zor. Kaptan Gabi’nin takımın savunması ile hücumu arasında en önemli bağ olduğunu düşünüyorum. Oyunun iki yönünü de çok iyi oynayabiliyor. Costa’nın beklenin çok üzerinde katkısı işleri dahada kolaylaştırdı. Arda sol kanatta en iyi sezonlarından birisini yaşadı. Koke, Raul Garcia, David Villa, Tiago ve diğerleri ile muhteşem bir sezona imza attılar. Eleştirilebilecek tek eksikleri bazı oyuncuların alternatiflerinin olmamasıydı.

Asıl garip olan bu başarılı kadroyu kurarken para harcamadılar. Ve hatta bonservislerden ciddi bir gelir elde ettiler. Son beş yılın bonservis gelir ve giderlerine bakınca bunu daha net görebiliriz:

Sezon
Gelirler
Giderler
Toplam bilanço
Lig sonu sırası
2009/2010
17,90 milyon €
17,05 milyon €
+850 Bin €
9
2010/2011
23,90 milyon €
34,05 milyon €
-10,15 milyon €
5
2011/2012
85,35 milyon €
91,20 milyon €
-5,85 milyon €
5
2012/2013
19,35 milyon €
4,50 milyon €
+14,85 milyon €
3
2013/2014
79,60 milyon €
36,00 milyon €
+43,60 milyon €
1
Beş yılda 43,30 milyon € net fazla



Galatasaray’ın aynı dönemde bonservis gelir ve giderlerine bakarsak:

Sezon
Gelirler
Giderler
Toplam bilanço
Lig sonu sırası
2009/2010
2,96 milyon €
16,44 milyon €
-13,49 milyon €
3
2010/2011
22,75 milyon €
29,50 milyon €
-6,75 milyon €
8
2011/2012
14,85 milyon €
23,60 milyon €
-8,33 milyon €
1
2012/2013
3,63 milyon €
30,05 milyon €
-26,43 milyon €
1
2013/2014
1,80 milyon €
41,95 milyon €
-40,15 milyon €
2
Beş yılda 95,15 milyon € net eksik



Ekonomik başarının ne olduğunu çok net olarak görebiliriz. Bu örnekler başarının parayla orantılı olmadığını net bir şekilde gösteriyor.

Atletico Madrid ile Galatasaray arasında en büyük fark Atletico Madrid’in daha çok koşan daha iyi yardımlaşan bir takım olması. Galatasaray’da ise ne yazık ki koşmayan oyuncular bile var. Ve takım olmayı bir türlü başaramıyor. Burada eldeki oyuncuların beğenilmeyip her yıl kadroda ciddi değişimlerin yaşanmasının payı çok büyük. Ve en önemli nokta Arda’nın Atletico Madrid’de daha fazla koşması ve savunmaya daha fazla dikkat etmesidir. Çok güçlü hucum gücüne sahip olmak Şampiyonlar Ligi için yeterli olmuyor. İyi savunma yapan takımların Şampiyonlar Ligi için şansı daha fazla. Önce savunman iyi olacak sonra hücum. Savunmada yapılan hatanın telafisi çok daha zor.

Türkiye’de oyuncu transferi yapılırken attığı gole ve bazen de yaptığı asiste bakılıyor. Bence önceliğin savunma özellikleri olması gerekiyor. İyi savunma bilgisine sahip koşan takım savunmasına katkı yapabilecek oyuncular tercih edilmeli. Çok koşan rakibe top göstermeyen bir takımda, 2-3 yetenekli oyunun iki yönünü iyi oynayabilecek oyuncu ile Şampiyonlar Liginde başarılı olmanın daha kolay olacağını düşünüyorum.

Bir şeylerin değişmesini beklediğimden yazmadım bu yazıyı taraftar karnı açken bile çilek yemek ister. Borç artmış, oyuncuların paraları ödenememiş veya UEFA açık verdin dikkat et demiş önemli değil. Elimizdeki oyuncular hep kötüdür. Tek yol transferdir.

Benim tercihim denk bütçe, oyuncunun piyasası varken satmak, altyapıya önem vermek, altyapıdan çıkan oyunculara ve gençlere daha fazla şans vermek gibi ölçütlerdir. Arzuladığım genç gelecek vaat eden, başarıya aç, savaşan yenilse de son dakikaya kadar pes etmeyen bir takımdır. Eldeki oyuncuları verimli kullanabilecek bir hocayla az ama öz transferi tercih ederim.


Zevkler ve renkler tartışılmaz. İyi futbol izlemek için şimdilik İspanyol, İngiliz ve Alman takımlarını izlemeye devam…