Yaklaşık yirmi beş yıldır futbolu takip ediyorum.
Galatasaray taraftarının Burak başta olmak üzere Sabri, Aydın, Emre Çolak ve
benzeri oyunculara tepkilerini anlamakta zorlanıyorum. Burak forvet hattında
(kanat değil) oynaması durumunda senede 25-35 gol ortalamasıyla oynayan bir
oyuncu Türk takımlarında şampiyonlar liginde bir sezonda en çok gol atan oyuncu,
tamam eksikleri var ama hele ki yabancı sınırlamasında yanına bile yaklaşacak
yerli forvet yokken bu itibarsızlaştırma çabaları neden bilemiyorum. Sabri
yıllardır savunduğum bir oyuncu tamam savruk eksikleri var ama yıllardır onu
kesecek oyuncu çıkmadı. Hata kesinlikle Sabri’de değil. 2008 Avrupa
Şampiyonasında yarı final oynayan milli takımın sağ bekinden bahsediyoruz.
Lahm’a karşı oynamış bir sağ bekten bahsediyoruz. Ben o turnuvada Sabri’yi
beğenmiştim. Lahm bu yaz Almanya ile dünya kupasını kaldırdı. Ülkesinde
kahraman ve milli takım kaptanı. Galatasaray ise kaptanlığı almak bir yana
Sabri’nin varlığından bile rahatsız. Geçen sezon ikinci yarıda çoğu maçta
Sabri’nin olumlu katkılarını düşününce yapılanların haksızlık olduğunu
düşünüyorum. Daha fazla yazmadan geçmişten iki örnek vermek istiyorum.
Birincisi Türk futbolunun en kariyerli golcüsü Hakan Şükür çok gol
kaçırdığından şikayet etmeyen yoktu. Ama ona yapılan eleştirileri düşününce
futbola nasıl yaklaştığımızı anlamak zor değil. Aynı şekilde bence Türk
futbolunun en kariyerli futbolcusu Bülent Korkmaz içinde yapılan eleştirileri
hatırlıyorum. Satıştan takımda kalmasını da hiç unutamam. Türkiye’de
Galatasaray’da futbolcu olmak hiç kolay olmadı ve olmayacak. Hele ki Türk
oyuncular için işler çok daha karmaşık.
Hem alt yapıdan oyuncu çıksın isteriz. Çıkar oynar niye
oynadı deriz. Kötü oynar bu maçta oynatılır mı deriz. Elin yabancısı gencecik
oyuncuları oynatır. Bak isteyince oluyormuş iyi oyuncunun yaşı olmaz deriz. Ama
genç ve yaşı otuzu geçmiş oyunculara tahammülsüzüzdür.
Yabancıların kredisi hep vardır. Oynasın açılacak diye
bekler dururuz. Gıkımız çıkmaz elin yabancısı bir cacık olmadan takımdan gider.
Düzenlide forma bulmuştur. Alt yapıdan çıkan oyuncu veya Türk oyuncu için iki
maç üst üste oynadı mı olay olur başka adam yok mu bu topçu değil demeye
başlarız.
Ben futbolda günlük düşünmemeye çalışırım. Kardeşim Arda’nın
Galatasaray için en verimli olduğu dönemlerde formasına Arda yazdırmak istediği
zaman ona ‘’ben formalarıma hiç isim yazdırmadım isimler gelir geçer ille de
yazdıracaksan Bülent Korkmaz ya da Metin Oktay yazdır’’ demiştim. Biz istiyoruz
ki Arda’yı istediğimiz gibi eleştirelim. Gerekirse küfür edelim. O takımdan
ayrılmasın biz istediğimizde gitsin diyelim. Biz istiyoruz ki her oyuncu Metin
Oktay veya Bülent Korkmaz olsun ya da geçmişteki efsanelerimiz gibi davransın.
Hayat değişiyor. Şartlar değişiyor. Kaldı ki efsane olmak kolay değil.
İnsanlardan yapamayacağı şeyleri istememek gerek.
Türkiye’de yaptığımız en iyi şey insanları eleştirmek. Messi
yada Ronaldo da gelse takımı Mourinho da çalıştırsa biz eleştirecek bir şeyler
buluruz. Böyle gelmiş böyle gider.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder