30 Eylül 2013 Pazartesi

Ünal Aysal Futboldan Anlıyor mu?

Öncelikle daha önce bazı yazılarımda değindiğim kurumsallaşmadan bahsedeyim. Kurumsallaşmadan benim anladığım yönetimden bağımsız kişilerin ilgili spor branşlarında faaliyet göstermesidir. Örneğin futbol takımıyla ilgili teknik direktör seçiminden futbolcu transferine oyuncuların alacağı ücretlerden diğer kulüp çalışanlarının maaşlarına kadar tüm kararların atanmış kişiler tarafından verilmesi gibi. Yönetime karşı sorumluluk ve hesap verme dışında bu ekibin yönetimden talimat alması düşünülemez. Yönetimler değişince bu ekip değişmez başarı performansına göre ancak görevden alınır. Yönetimin burada ne işi var o zaman diye düşünülebilir. Yönetim hedefleri ve bütçeyi belirler ve yapılanları kontrol eder. Performansını yetersiz bulduğu tepe yöneticilerini görevden alıp hedeflere ulaşabileceğini düşündüğü başka bir yönetici atar. Yönetici televizyonda takımla ilgili her maçtan sonra konuşmaz göz önünde olmaz. Bu yazdıklarım Türkiye şartlarında ne kadar uygulanır ya da başarılı olabilir mi? Bence hayır.

Galatasaray’da kurumsallaşmanın karşılığı ne yazık ki sadece Bülent Tulun’dur. Yönetim gidince ilk gidecek kişidir ve hatta yönetimin gitmesinin en büyük sebebi olacaktır. Adnan Sezgin’den görev olarak hiçbir farkı yoktur. Adnan Polat zamanında Galatasaray, Ünal Aysal’ın Galatasaray’ından daha az kurumsal değildi.

Galatasaray Tarihi’nin sportif olarak en başarılı başkanlarından birisi Faruk Süren’dir. Fatih Terim’in gönderilmesi ile ilgili Senad Ok ile Haber Merkezi programın’da yaptığı açıklamaların bazı bölümlerine bakarsak:’’ Yarış atları sinirli olur. Uysal olmaz. Diyalogla bunu çözebilirsiniz. Bu durum benim için hiç bir zaman problem olmadı…Belki biz bu kararı alamazdık. Ya da iş ayrılma noktasına gelmezdi…’’ olaya ne kadar hakim olduğunu açıklamalarından anlıyoruz.

Faruk Süren’in başkanlığı döneminde en büyük başarısı Fatih Terim yönetiminde dört yıl üst üste Türkiye şampiyonluğu yanında UEFA kupasının kazanılmasıydı. O dönemde Fatih Terim kendi isteğiyle İtalya’ya gittikten sonra Lucescu takımın başına getirildi ve birçoklarına göre en başarılı yabancı hoca oldu. Yinede Lucescu’nun daha defansif sonuca yönelik oyunu belli bir kesim tarafından beğenilmedi. Faruk Süren başkanlığa aday olmadı. Aynı yönetimden Mehmet Cansun başkanlığa seçildi ve bir yıl başkanlık yaptı ardından seçimlerde Rahmetli Başkan Özhan Canaydın’a kaybetti. Özhan Canaydın’ın seçim vaadi gönüllerdeki Teknik Direktörü getireceğiz diyerek Fatih Terim'di,  seçimi kazandıktan sonra sezon sonuna kadar beklendi kısıtlı bütçeyle harikalar yaratan şampiyon takımın hocası Lucescu görevden alındı ve ikinci Fatih Terim dönemi başladı.

Geçmiştekileri bilmeden bu günü değerlendirmemiz çok anlamlı değil yukarıda önemli bazı noktaları özet geçmeye çalıştım. Ünal Aysal'ın bu durumdan çıkabilmesi için Galatasaray'ın en azından Türkiye Liginde şampiyon olması gerekiyor. Yada şampiyonlar liginde en azından gruplardan çıkabilmeli. Mancini ile görüşmelere başlandığı borsaya bildirildi. Büyük bir aksilik yaşanmazsa teknik direktör Mancini olacak. Doğru kişi olup olmadığı veya Ünal Aysal’ın futboldan anlayıp anlamadığını ilerleyen günlerde göreceğiz. Bana göre bu soruların cevabı hayır. Asıl aklıma takılan soru Mancini başarısız olup gönderilmek istenirse ne kadar tazminat ödenecek?

Yanılmayı çok istiyorum. Umarım yanılırım.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder